26 Eylül 2007

NEWYORK , PHANTOMS AND ERDOGANS


Ünlü kompozitör Andrew LLoyd Weber tarafından bestelenen The Phantom of the Opera eseri ilk olarak Londrada 9 Ekim 1986 tarihinde perdelerini dünyaya açmıştır. Baş rollerini ünlü soprano Sarah Brightman ve Michael Crowfordun oynadığı eser kısa zamanda ün yaptı. Verilere göre eser bugüne kadar 52 milyon insan tarafından izlenmiş (Biri ben )ve bugüne kadar 900 milyon paund hasılat yapmıştır. Eser hala Londra ve Newyorkta kapalı gişe oynanmaktadır.Eserin konusu yüzü yaralı , insanlardan kaçan , operanın bodrumunda yaşayan bir müzik dehasının daha sonra aşık olacağı solist bir kızı yetiştirmesi ve ona olan aşkının karşılık bulmamasıyla gelişen olayları anlatır. Muhteşem müzik , ışık efektleriyle sunulan eserin müziği ise artık bir klasik olmuştur. Oyunun en önemli şarkısı ise "LEARN TO BE LONELY "dir.
Eşi , sülalesi ve şurekasıyla ABD gezisinde bulunan First Ladymiz Laura Bushun pastasını yedikten , kahvesini içtikten sonra eğlenmek istemiştir. Yetkililer kendisine "ASLAN KRAL "ın ruhu açısından uygun olacağını düşünmüşler ama bilet bulunamadığı için ve ayıp olmasın diye "THE PHANTOM OF THE OPERA " ya götürülmesine karar vermişlerdir. First Lady operaya yokluk nedeniyle başkası tarafından ABD okutulan kızı ve AKP beleşçi zevatın eşleriyle beraber gitmiştir. First Lady büyük bir özveriyle eseri loca yerine halkın arasından izlemiştir.Oyunu iyi takip edebilmek için kulaklık istemiş , fakat yetkililerce eserin simültane tercümesinin olmadığını ve böyle bir taleple ilk defa karşılaştıklarını beyan etmişlerdir. First Lady ben görüyorum her yerde Erdoğan kulağına takıyorda burada niye yok diye sitem etmiştir. Bayburt azabı içersinde izlediği oyundan çok etkilendiğini belirten First Lady bu oyunun siyasi versiyonun ülkesinde anayasal olarak Çankayada Atatürk ilke ve İnkilaplarına karşı Türk Siyaset sanatçılarınca başarıyla oynandığınıda belirterek konuya yabancı olmadığını belirtmiştir. Amerikalı seyirciler ise bir Turkish First Lady ile oyunu izlemenin kendilerini çok memnun ettiğini belirtmişler , First Lady ye Türkiyenin Afrikanın neresinde olduğunu sormuşlardır.

First Lady sanatsal katılımlarla uğraşırken kocası Tayyip Coca Colanın verdiği akşam yemeğine katılmıştır. Yemekte bir konuşma yapan Tayyip , bir gece önce fakir oğlunun verdiği iftar yemeğinde yediği fasulyenin takılan kılçığını temizlemek için kesik kesik öksürerek , bardaktan büyük yudumlar su içerek , Türk müteşebbüsünün ihracat hamlelerinden övgüyle bahsederken Cola Turkanın Coca Colaya beş basacağını ve Cola Turka ihracatının dış açığı kapatacağını kürsüye yumruk vurarak iddia etmiştir. Cola Turca ile anayasa daha iyi yapılır diyerek sözlerine son verirken , ağzını sonuna kadar açarak fasulye kılçığını iki parmağıyla küçük dilinin üzerinden çekerek çıkarmıştır.Tayyibin yarın oynanacak NewYork Veteranlar Futbol Takımında Serkozy , Prodi ve Beckhamla beraber bir yardım derneği adına sahaya çıkarak futbol oynayacağı öğrenilmiştir. Basınlada boşunamı 3 gün hamamda kampa girdim diyede şakalaşmış , yaptığı kültürfizik hareketleriylede maça hazır olduğunu göstermiştir.

Maça tüm Erdoğan ailesinin katılacağı , Fetullah Gülen tarafından okunacak mevlütle beraber yeni doğan Erdoğan için takı merasimi yapılacağı açıklanmıştır. Şerbet yerine Türkiyeden getirilen ColaTurca ile Ülker Çay Keyfi ikram edilecektir. Maça Newyorkta bulunan dost devlet başkanlarıda hediyeleriyle hazır bulunacaklardır.( İleride torunundan borç alabilmesi veya bir gemicik daha alması için)

Her şeye rağmen Bushtan yüz bulamayan Tayyibin moralinin bozuk olduğu öğrenilmiştir. Servet beyanında bulunan Tayyibin gezi masraflarını nasıl ödeyeceğide gündeme gelmiştir. Bir görüşe göre masrafların Fetullah Gülen cemaatince, bir görüşe göre Bushun kredi kartından bir görüşe göre T.C tarafından örtülü ödenekten , bir görüşe görede takıların rehine bırakılarak ödeneceğidir.

Sefahat gezisi devam etmektedir. Akşamları Tayyibin , gemici oğlu ve torunuyla beraber Beyaz Saray etrafında iki elleri havada , zıplayarak dolaştığı görülmüş ve oval salon pencerelerine fındık taşlar atarken yakalandığı haberi Beyaz Saray tarafından yalanlanmıştır. Serkozy olayı gözleriyle gördüğünü yeminerle iddia etsede dikkate alınmamıştır.

Ben Haldan Levent AHL TV Newyork.

25 Eylül 2007

İZMİR BİR KASABADIR



Gazete başlıklarından ,
İzmir takımları bu sezonda içler acısı ,
İzmir Körfezi hayat bulacak , Urla , Mordoğan , Karaburun ve Foçaya deniz ulaşımı sağlanacak , ( Su kadar elzem bir uygulama )
İzmirli sanayicilerin hedefi Moskova , ( İzmiri hallettilerde )
Süper oteller kenti olduk , ( yalandan kimse ölmedi )

Okuyunca İzmirin ne kadar modern kafalı , büyük bir il olduğunu zannedersiniz............
Anadolunun en büyük şirketleri açıklandı gazetelerde övgüyle. İllerin nereden nereye geldikleri yazıldı iftiharla. İlk onu vazgeçtim koskaca yüz rakkamında bir tane İzmir şirketi yok.Ne kadar acı değilmi. İzmirde bir tane sanayii şirketi gösterebilirmisiniz artık bu değerlendirmeye göre ? İzmir artık lastikleri patlamış bir kent değil , motoru sökülmüş bir kasabadır. İzmir koca bir kasabadır artık.

İlk bira fabrikasını kur , ilk et , süt entegre tesisleri kur , demir çelik tesisleri kur ülkeye öncülük et , bankalar al onu bile batır , sonra bir nesil böyle geçti diye reklam yap , ilk matbaa mürekkebi , boya fabrikasını kur ama beceriksizlikten , cahillikten yok olma noktasına gel. İzmirin ticaretine , ekonomisine , sanayisine lokomotif olman gerekirken katar sonu ol vagonunda devamlı kırmızı ışık yansın.Her işi bırak kulüp onursal başkanı olmayı sanayici olmaya yeğle. Yönetim kurulu başkanı ol arsa mafyasına karış. Modaya uyarak üniversite kur ama mezunların başka şehirlerde karın tokluğuna iş arasın , çalışsın. Bütün bunlar İzmirli sermayenin işten , yöneticilikten , profesyonellikten anlamayışlarından ve egoist doymazlıklarından doğan neticelerdir. Aslına İzmirli sermayenin utanması gerekirilleri ve hemşireleri için ama onlar başka hesapların içersindedirler. İzmirli tembeldir , İzmir kıskançtır , İzmir hizipçidir kısacası tam bir kasaba kültürüne sahiptir İzmir , İzmirli sanayicisiyle , yöneticisiyle , esnafıyla , nüfusuyla. Alında Gavur İzmir denmesi bana hiç bir zaman İzmirlilerin akıllı olduklarını belirten bir çağrışım olarak gelmemiştir.

Şimdi sayalım ,

Pamuk Mensucat nerede , ( Battı , yönetim hataları )
Kula Mensucat nerede , ( Aile kavgası )
Şark sanayi nerede , ( Aile kavgası )
Metaş nerede , ( Kötü yönetim , Genel Müdürünüde milletvekili yaptık )
Sezak Halı nerede , ( Aile kavgası )
BMC nerede, ( İzmirli kendi eliyle kurduğunu aile kavgasından ele teslim etti.)
Tütünbank nerede , ( Birileri şahsi hırsları için yok etti. )
Egebank nerede , ( Aile kavgası )
Yaşarbank nerede , ( Kötü yönetim )

Daha niceleri yok olup gittiler. , yolda gidecek olanlarda sıralarını bekliyor.

Bursa , Denizli , Manisa , Gaziantep, Sakarya hatta Uşak illeri bile İzmiri geçtiler. İzmirli hala kendi kendini kandırmaya devam ediyor. Hakikaten sahil beldelerine vapur seferleri düzenlenmesi çok iyi olacaktır kaç kişiyle, hangi amaçla. Vapurlar yaz hariç yaktıkları yakıtın bedelini karşılayabileceklermidir yolcu sayısıyla. ? Önemli olan verimlilik değil amaç reklam. Hele birde katmaranlar da gelince hamakta seyahat etmek çok daha keyfli olacaktır körfezin esintisinde. Şehir içi ulaşımı halletmemişsin ,yollarında trafik , yaya geçiş şeritlerin yok olmuş , hiç bir konuda denetimin yok , otobüslerinin yaşı Agorayla yaşıt , ter kokusundan binilmiyor sıcakta , doğal gazı hala getirememiş , her yeri kazıp dökmüşsün , İstanbulla , Ankarayla doğru dürüst yol bağlantın yok , Alsancak , Karşıyaka Sahil haricindeki yerleri afaroz etmişsin tabiki geri kalacaksın. Bunları halledinde vapur seferleriniz biraz eksik kalsın. Metro yapmışsın uzunluğu yontulmuş kalem kadar.El yüz sene önce halletmiş bu işi İzmirli olarak Üçkuyulara az kaldı diye seviniyoruz. Götürsene metroyu Çeşmeye kadar otobanın ortasından. Tasarruf edilecek akaryakıtı hesaplasana. Hergün yüzlerce araba gelip gidiyor Urladan , Seferihisardan. Sabah , akşam vagon ekle , diğer saatler vagon çıkar saatlerini düzenle. El iki şehir arası 550 km yi iki saat on dakikada giderken İzmirli yönetici körfezde gemicilik yapmaya çalışıyor. Gülermisin , ağlarmısın İzmire , acımazmısın izmirliye.
İzmirli semaye , sanayici patronlar İzmirdeki sanayi hamlesini halletmişlerde hedeflerini Moskovaya çevirmişler. Kapısının önünü temizleyemeyen İzmirli sermaye , sanayici Moskovada iş yapacakmış.? Çeşmede davetten davete gezip boy göstermek iş yapmaktan çok daha kolay zahmet etmeseler çünki bu seferleride hüsranla biter bu kafayla. Amaç reklam olsun. Yol masraflarına günah. İlk yüze bile giremeyen sermaye , sanayici dediğimiz bu kişilere ancak esnaf denir, sanayici değil. Sanayi kelimesinin bile yüceliğinden ve niteliğinden bir haberdir İzmirli esnaf. Onun için etiket çok önemlidir.

Basınıda bir değişiktir İzmirin. Toparlayıcı , eğitici , bilimsel , tarafsız değildir İzmir basını. İnsanı ve konuları bela eden , saksıya diken önce asan sonrada davasına sonra bakan medyadır İzmir basını . Efendim Hiltonun adı Yeni Asırilto olsunmuş gibi ipe sapa gelmez düşüncelerle hem kağıdı hemde mürekkebi ziyan eder İzmir basını. Düşmanlık tohumu eker. Şehrin takımlarını , taraftarlarını düşman eder birbirine. Düşman Kardeşlerin Maçı diye manşet atıp , kamplaşmalara neden olmuştur ve kin hala devam etmektedir. Kardeş , düşman olurmu birbirine , işte aptalca ortaya atılan bu kavramı kulüplerin , yöneticilerin , taraftarın kafasına sokmuştur İzmir basını ve hala taraftarlar kendi takımının maçlarına bile gitmemektedir. Evet düşman etmiştir İzmir basını kardeşi kardeşe.Gazetesini bile kaptırmıştır İzmirli. 100 küsür yıllık geçmişini yok etmiştir isminden başka bir şeyi kalmamıştır. Neden o gazeteyi alır hala bazı İzmirliler bilirmisiniz. ? Ölüm ilanlarına bakmak için.

İzmir oteller kenti olmuş. Buna kargalar ağzında peynirle gülüyor. Efes Oteli , Mercury kapanalı kaç yıl oldu. ? Bu kadar yıl İzmirin en güzel yerindeki bu otel neden atıl kalmıştır. ? Kırtasiye ve bürokratik engelleri nedenleriylemi.? Hayırrrrrrrrrr. İzmirde kongre sarayı , modern bir konser salonu , modern bir spor salonu varmıdır. ? Yokkkkkkkkkk. İzmirli elindeki değerleri bile korumamaktadır bırakın yenisini.İsterse binlerce butik otel olsun ne işe yarar. ? Neden Fuarın içine beş , on bin kişilik her konuda modern , teknolojik bir konferans salonu yapılamaz. Çünki yerel yönetime bu alanı otopark olarak kullanmak daha akılcı , para getiren ve basit bir iş kolu olarak görmektedir. İzmirli kıskançtır. Yap dersin yapmaz , yapalım dersin yaptırmaz. İzmirli mum gibi dibine ışık vermez. Kentinden almaz beş katı öder ama İstanbuldan alır. Şan şöhreti için.

Fuar işlevliğini kaybetmiştir. Fuar artık halkın ağaçlar , çimler üzerinde ayaklarını havuzlara sokarak lahmacun , dondurma yemeğe , oyuncaklara binmeye gittiği bir alan olmuştur , işlevliğini ve Fuar kişiliğini . kimliğini kaybetmiştir , ama yönetimden hiç kimsenin aldırdığı yoktur . Fuarcılığı bile bilmezler , umurundamı belediyenin , İzmirlinin , sanayicinin , ticaret erbanının . Artık İnternational kelimeside kaldırılmalıdır onun yerine İzmir Panayırı denilmelidir. Cambazhaneler , sirkler , lahmacuncular , çanlara vuran dondurmacılar , baloncular , piyangocular , simitçiler , çekirdekçiler son sese kadar açarak müzik setlerini dahada doldurmalıdır pavyonlarını , caddelerini fuarın.

İşte şehrin içinde en az istihdam isteyen çimento , sigara , içki , plastik fabrikaları , tekstil atölyeleriyle idare edecek İzmir halkı ama sanayicimiz Moskovaya açılacak. Üretime yönelik hiç bir atılımda bulunmayacak ama babadan oğula devreden sermaye ve sanayici etiketini fütürsüzca kullanacaktır genç sanayici. Çivinin üstüne bir çivi daha çakmayacak çakılanıda sökmeye çalışacaktır İzmirli genç sanayici.İzmirde sanayi olmadığı içinde yabancı sermayenin hiç dikkatini çekmemektedir. İzmirde özelleştirilecek bir değerde yoktur.

İzmirde sanayi yok ki sanayici olsun. İzmirde gizli sermaye vardır. Asla su yüzüne çıkaz. İzmir artık modern bir kasabadır. İzmir bitmiştir artık . İzmirli, İzmirli sermaye ve sanayicilerin vermek istemediği ekmeğini yemek için birde Moskovaya gitme durumunda kalacaktır.

Tüm İzmirli sermaye , sanayicilere ve şehir yönetenlerine en kalbi sevgilerimi sunuyorum. , Vapurlarla körfez turu yaparken , katamaranlarda serinlerken ,Moskovadan gelecek haberleri merakla beklerken , butik otellerde çay içerken yerleşecektir AKP kadrolarıyla İzmire. Atatürkün İzmirini el birliği ile yok ediyoruz hiç olmazsa kasaba olarak kalalım köye doğru gidiyoruz a beyler. Bu kafayla EXPO yuda alırlar elimizden bu kafayla.

Sağlık ve sevgiyle kalın , İzmir caddelerinde poşetler uçuşan , otobüsleri ter kokan , sanayicisi , yöneticisi , olmayan , rantiye ile geçinen , residansları olan , her konuda kendini imbat esintisine bırakmış , eski akıl zenginliğini kaybetmiş , kaderini kabullenmiş bir kasabadır İzmir , Symirna

A.Haldan Levent