10 Eylül 2007

NURETTİN DAYIOĞLU ANISINA


Rahmetli Nurettin Dayıoğlu profesyonel futbol oynamış çok sevdiğimiz ve en çok takıldığımız bir kardeşimizdi. Çok çabuk parlar fakat kısa zamanda gönlümüzü alırdı. Bir gün gazetenin birinde fotografınızı yollayın size karakterinizi söyleyelim diye bir köşe dikkatimi çekti. Hemen Sevgili Nurettinin bir vesikalık resmini bulup gazeteye gönderdim. Gazete de yeme içme 2 gün sonra ana sahifanın sağ alt köşesinde büyük bir yer ayırarak yayınla.İstediğim bir gözdü.Allah iki göz vermişti. Fakat esas problem bundan sonra başlayacaktı. Türkiyenin her yerinden telefonlar yağmaya başladı. Cesaretinden dolayı Sevgili Dayı Nurettini kutluyor tanımlamanın tamamen uyduğunu söyleyerek dahada kızdırıyorlardı. Sevgili Dayı Nurettin bunu yapan namerti mutlaka yakalayacağını ve neler yapacağını en tehditkar ifadelerle dile getiriyordu. Bir gün ulan bunu yapsa yapsa sen yaparsın dedi. Burada herkes senden çok çekiyor , beni şeker hastası bile yaptın diyerek devamlı ağzımı arıyordu. Ben ise devamlı savunmada kalıyor , lafı değiştiriyor , işi bahane edip sıyrılıyordum. Rahmetli anacığıma sevgi ve saygılarını kibarca dile getiriyordu. Bu olaydan bir kaç gün sonra annem beni bir işi için ziyarete geldi. Herkes hoş geldiniz diyerek eline öperek hal hatırını sordular. Dayı Nuri bütün hızıyla odaya girerek anacım hoş geldiniz diyerek annemin elini öperek hatırını sorarak benden çektiklerini sıralama başladı. Bende anneme bu adama inanmamasını devamlı olarak kendisine küfrettiğini söyleyince Dayı Nurim ne diyeceğini ne yapacağını şaşırarak odanın kapısını şaşırarak cama yapıştı. Bizler yerlere yatarak gülerken annem onu yerden kaldırmak için yardım ediyordu. Dayı Nurim bir taraftan özür diliyor annemde bilmeden beni seni tanırım evladım diyerek teselli etmeye çalışıyordu. Bir akşam çıkarken gel biraz seninle konuşmam lazım dedi. Hah şimdi yandım dedim kendi kendime. Söyle canım kardeşim derdin nedir sana nasıl yardımcı olabilirim dedim. En fazla benden şüphelendiğini fakat elinde delil olmadığını yaptıysam söylememi ve kulağın deliktir senin kim yapmış olabilir tahmin etmemi kendine has kelimeleriyle sordu. İçimden doğruyu haykırmak geliyor ama bir türlü haykıramıyordum. Belki ben yaptım desem iş bitecek ama suçu Sevgili Kel Hüseyine atmakta buldum. Çünki Kel Hüseyin bu konularda sabıkası vardı. Amacım artık işi dahada bulandırmak olmuştu. Sevgili Nuricim bilirsin ben her türlü şakayı yaparım ama bu tip şakalar hep Sevgili Kel Hüseyin yapar dedim. Durdu düşündü hakikaten sen böyle şaka yapmazsın bu şakaları hep kel yapar o bu konuda bir sabıkalıdır dedi. Sabah Nuri ? Kel çatışması başlamıştı. Kel her türlü yemini ediyor du yapmadığına dair. Ben de hakem gibi kullanıyorlardı. Değil mi , doğru değil mi . ? Sonunda günahsız Kel Hüseyin Dayı Nuriye dayanamayacığını anlayarak kurtulmak için özür dileyerek konuyu kapattılar. Yıllarca bu olayın benim tarafımdan yapıldığı kendisine anlatıldıysa da ama benim böyle bir yapmayacağıma o kadar inanmıştı ki bütün provaskasyonlara rağmen bana bu konuda toz kondurmadı. Dayı Nuri benden çektiği kadar kimseden çekmemiştir. Bir İtalya seyahatimizde beraber bir fotograf makinası aldık. Dayı Nuri akşama kadar filmi bitirdi. Akşam yemekte çektiklerini çok merak ettiğini söyledi. Bak dayı dedim git odaya makinadan filmi çıkar bak orada nasıl çıktığını görürsün dedim. Yemekten sonra herkez dağılarak gezmeye çıktı. Otele döndüğümüzde arkadaşlar dayımım çok sinirli olarak beni aradığını söylediler. Katta karşılaştık. Burnundan soluyordu. Ulan dediğini yaptım ama hiç bir şey göremedim dedi. Aman allahım şimdi yandım dedim. Dayım sen bunu nasıl açtın. Filmi makinadan çıkarttım , kaseti açtım filmi ışığa tutarak baktım dedi. Canım dayım yanlış yaptın bunu battaniyenin altında açacaktın.Sonra bir bardak suyun içersine koyacaktın dedim. Bana bunları söylemedin dedi. Dayım o zaman hiç olmazsa beni bekleseydin dedim. Beraber yapar sanada gösterirdim dedim. Dayım durdu düşündü peki bu çekilenleri kurtarmak mümkün olmazmı dedi. Olmaz dayım sen uygulama hatası yaptın mümkün değil dedim. Peki ne olacak dedi. Yarın gurubu bekletirim sen nerelerde çektiysen oralara gider tekrar çekersin deyince korkumdan 5 katı aşağıya nasıl indim ben bile anlamadım. Dayım fotograf çekmeye çok merak sarmıştı. Artık filmin açılmayacağını öğrenmiş , kadrajları güzel yapmaya başlamıştı. Haldan bu makinaların objektifleri nasıl temizlenir diye sordu. Suyu iyice alınmış bir bezle önce sil daha sonra soğan zarıyla parlat dedim. Dayım bana inanarak onuda denedi. Öğle tatillerinde masasının altında kestirirdi. Bir gün masasına çarpınca deprem oluyor diye kaçmaya başlayınca en büyük açığını vermiş oldu. Bazen masasına dokunarak kızdırıyordum. İzmirin büyük depreminde yine masasının altında kestirirken sallanmaya başladık. Yapma be kardeşim şurada biraz dinlenelim derken şirketteki hanımların can hiraş bağrışlarıyla sallantıyı şaka zanneden dayım bir çıta çevikliğiyle masanın altından çıkarak o anda yıkılan Borsa binasının bacasından önce aşağıya inmişti. Kireç bir suratla saatler sonra şirkete dönen dayım ulan yaptığın şakalar hakikati ayıramama sebeb oluyor diye üzerime yürüyordu.Nurettin Kardeşim genç yaşta böbrek yetmezliğinden vefat etti. Seni çok özlüyor ve her zaman rahmetle anıyoruz. Nur içinde yat Dayı Nurim.

Hiç yorum yok: