10 Eylül 2007
YAPIYORSAN YAPILANA KATLAN
Çağlar Özer abime ile birlikte kış günü bölge seyahatine çıktık. Hem yapılan bayilik taleplerine bakacak hemde bayilerimizi ziyaret edecektik. Seyahatimiz gayet güzel ve verimli geçmekteydi. Merzifondan Kastamonuya hareket ettik.Boyabata yaklaşırken yağmur yağmaya başlamıştı ve yoldada bakım yapılmaktaydı. Yolun iki yanı insan boyunda mucur dağcıkları ile kaplanmıştı. Boyabatı geçinten sonra yolun solunda yavaş yavaş giden bir inek tam bizim geçeceğimiz anda yolun sağına trafik kaidelerine uymadan geçince ineğe kaçınılmaz olarak çarptım. İnek bir anda havalanarak sağdaki mucur dağının arkasına düştü. Şok olmuştum.Hemen frene basıp durdum. Ama kilitlenmiştim. Bütün kaslarım donmuş bir vaziyette direksiyonun üzerine yığılıp kalmıştım. Arabadan çıkmak istiyordum ama çıkmam için gerekli hareketi , enerjiyi bulamıyordum. Çağlar abi bütün kuvvetiyle beni direksiyonun üzerinden çekerek allaha yaranarak bir tokat akşetti. Tokat beni kendime getirir getirmez hemen arabadan çıkarak trafik canavarı ineğe bakmaya indim. O sırada karşıdan hızla gelen bir arabada bizi geçerek zar zor durdu. İçindekiler inip inmemekte tereddüt ederek bir kaç dakika arabanın içinden bakarak gaza basarak hareket ettiler. Çabuk arabaya atla dedi Çağlar abi. Şaşkın bir vaziyette araya binerek hareket ettim. Fakat elim ayağım zangır zangır titriyor , arabayı kontrol edemiyordum. Kullanamayacağımı söyleyince Çağlar abi hayır kullanacaksın diyor bir yanda da takip edilip edilmediğimizi çaktırmadan kontrol ediyordu.Yaklaşık 20 kilometre sonra yol yapımı sebebiyle yol kapatılmıştı. İşaretçiler bizi durdurarak bir süre beklememiz gerektiğini söylediler. Çağlar abi hayvana bakmadık , yaşıyor mu , hiç olmazsa sahibine haber versek üzerimize düşen görevi yapsak dedim. Oğlum sen dayak yemek mi istiyorsun , ölmek mi.? Yol bir süre sonra trafiğe açıldı. Heyecandan çarpmanın arabaya verdiği hasara bile bakmak aklımıza gelmiyordu. Nihayet Kastomonuya girerken aklımıza geldi. Çarpmadan ön pancur kırılmış başka hayati hasarımız yoktu. Akşam Kastamonuda geceledik.Sabah şirketi arayarak sevkiyatlar ve genel durum hakkında bilgi alırken arkadaşlarım ineklere dikkat etmem konusunda ikazlar yapılıyordu. Çağlar abim yememiş içmemiş durumu hemen arkadaşlara bildirmişti. Döndükten sonra bir kaç hafta sonra masamın üzerinde pellur kağıda yazılmış bir mahkemeye davet yazısı buldum. Yazıyı okuduğumda yazının Boyabat Jandarma Karakolundan geldiğini kazayı saat ve dakika olarak veriyor fakat sürücüsü konusunda bilgi vermiyordu. Mühür dikkatimi çekmişti. Mühür tam olarak basılmamış , net değildi. Çağlar abi yahu bak size söylemiştim şu hayvanın sahibini bulalım diye.Bak bizi ihbar etmişler ne yapacağız şimdi dedim . Çağlar abi çalışmasına hiç ara vermeden sorun senin Haldancım başının çaresine bak kardeşim dedi.Abi dedim yazı şirkete hitaben yazılmış. Şirket cevap verecek ne yapmam gerekiyor hiç olmazsa bunda yardımcı olun dedim. Kardeşim şirket yaptığın hatanın bedelini ödermi.? Tabiki doğrusunu yazacaklar. Direksiyonda sen değilmiydin.? Anla kardeşim anla değil mi.? Sana tuzak kurulmuş. Ama suçluluk duygusu sağlıklı düşünmeme imkan sağlamıyordu. Hemen yazıyı alarak Genel Müdür Yrd.Yılmaz Temizerin yanına gittim. Yılmaz Temizer çok saygı ve sevgi duyduğum , abim dostumdur. İşine olan düşkünlüğünün yanı sıra hayata her zaman pozitif bakan zor zamanların insanıdır. Eşsiz bir maliyeci , eşsiz sorun çözen bir kişiliğe sahip gerçek bir centilmendir. Kızdığı veya sinirli olduğunu kaşlarıyla oynadığı zaman anlardım. Yılmaz abi bana böyle bir yazı geldi , sizin haberiniz varmı dedim. Bak Haldancım , gördüm , yanlışlıkla açılmış özür dilerim ama bu yazı senin için gelmiş. Şirketimizin bu tip sorunlara ayıracak zamanı ve mali imkanı yok. Kural ve kanunlara karşı gelemeyiz. Eğer mali bir sorun çıkarsa bedelini öder ama maaşından da keseriz. Yılmaz abinin söyledikleri balyoz gibi kafamda patladı. Bu adam kural adamıydı , kuralların ve kanunların asla dışına çımazdı. Sorun parada değildi , vicdani sorumluluktu .Yazıyı tekrar tekrar kontrol ediyorum ama kafam hep kaşeye takılıyordu. Kaşeye bir türlü ısınamamıştım. Fakat ülkemizde bu tip yazışmaların önemi bilinmediğini düşünerek işi baştan sağma yaptıklarını işi bir an evvel başlarından sağmak için alelacele yazılıp , kaşenin özensiz bir şekilde basılarak gönderildiğini çok görmüştüm. Hiç olmazsa bir avukat alarak jandarma karakoluna gitmeye karar verdim. Avukat kardeşim , arkadaşım sevgili Bilge Özeri arayarak durumu anlattım. Abi dedi içeri girersin ama kurtarırız , bir kaç hafta istirahat etmiş olursun dedi.Yazıyla birlikte gelmemi söyledi. Tabii olarak benim tüm konuşma ve koşuşturmam provakatör ( ! ) dostlarımca yakinen takip edildiğimin farkında bile değildim. Konu benim için çok ciddiydi , hayat mayat meselesi. Ceketimi giyerek Çağlar abiye yazıyla ilgili avukata gideceğimi söyleyerek dışarıya asansöre binmek üzere çıktım. Çağlar abi hayvanı bırakıp kaçarsan sonu bu olur diyede arkamdan bağırdı . Kapının önünde Kel Hüseyin , Solcan Halil , Ozmın sohbet ediyorlardı. Nereye gidiyorsun dediler. Durumu anlattım. Zaten biliyorlar ama sözüm ona yardımcı olmaya çalışıyorlar. Yahu dediler şu yazıya bir daha bakalım dediler. Yahu kardeşler avukat bekliyor sonra bakarsınız dedimsede olmaz bir kere daha beraber bakalım diyorlar gitmemi önlemek için sigara ikram ediyorlardı. Artık kurtulmam için yazıyı göstermemden başka çarem kalmamıştı. Yazıyı çıkardığım anda Kel Hüseyin hemen elimden alıp yırtı. Ne yapıyorsun kardeşin neden yırtıyorsun dememe kalmadı Kelle , Solcan oh be sonunda rahatladık be yahu dediler. Güleyim mi ağlayayım mı.? Biz dediler herkesi ayarladık. Peki Yılmaz Beyide mi alet ettiniz.? Yılmaz Beyi ikna etmemiz iki günümüzü aldı ama sonunda kabul etti. Dedik ki abi bu adam herkese çektiriyor size sormadan da bir şey yapmaz ne olur sizde katılında bu adama birde biz çektirelim demişler. Bunları öğrendikten sonra gülerek Yılmaz abinin odasına gittim. Bütün ciddiyetimi takınarak Yılmaz Bey siz en güvendiğim abimdiniz. Güvenirliğinizi ve samimiyetiniz bende kazaya uğramıştır dedim.Yılmaz abi bütün sevecenliğiyle Haldancım dedi içim kan ağlıyarak bu adamlara uydum.Sana yapmamaları için çok söyledim ama sonunda benide işbirlikçi yaptılar dedi.Sarılarak öptüm. Birbirimize sarılarak kahkahalarla gülmeye başladık. Ben bunları hak ettim abi diyerek ayrıldım.Yapıyorsan yapılana katlanacaksın hele Dostlarınsa. Hayat belkide bu olayların güzelliklerinde , heyecanında gizli.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder