6 Eylül 2007
PİRAMİTİN NERESİNE OLURSAN OL
Hangi işte , hangi sektörde ister iki kişiyle , ister milyonlarca kişiyle çalışın , mutlaka hiyerarşik sistem mevcuttur. Zaten bu sistemin bulunmadığı her hangi bir işin veya sektörün başarılı olması asla mümkün değildir. Bu sistemi bir piramitede benzetebiliriz. Çok geniş tabanda başlayan geometrik şekil yükseklere çıkıldıkça bütün ağırlığını tabanına yansıtmaktadır. Yukarıya doğru çıkıldıkça daralan alan , her bir kademenin getirdiği duyarlılıklar , sorumluluklar , zaman içersinde duyulmak ve hissedilmek istenen arzulara dönüşür. Yani tabanla zirve arasındaki hisler ve duygular farklılaşır. Tabandan zirveye doğru yükselen insanoğlu İNSAN olarak başta savunduğu pek çok özelliğini , yükselmenin sebebiyle soluduğu oksijenin azalmasıyla daha önce var olan İNSANi güzel düşünce ve vasıflarını kaybetmeye başlar. İnsanoğlunun içindeki yüksek hırs , elde ettiği güç , yükseldikçe İNSAN i iç uyum dengelerinide alt üst olmaya başlar. Bu sorun ülkemizin ve dünyamızın yaşanan en önemli İNSAN i sosyal acıları olarak hepimize yansımaltadır.
Yukarıya doğru çıkıldıkça çalışmaktan çok emretmeye , dinlemekten çok konuşmaya başlarız. Tırmanma sürdükçe gurup düşüncesinden tek düşünceye doğru dönüşüm başlar. Tek düşünce , tabana genel düşünce gibi yansıtılarak , düşüncelerimizin , gücümüzün , istemiş olduğumuz kararların alınmasını sağlayarak ve buna gurup kararı diyerek de taçlandırarak aşağıya doğru daha geniş alana doğru yönetemiyeceğiz gücü elde etmek için hamleler yaparız. Bu gelişim aslında şöyle veya böyle kazandığımız gücün devamı içindir. Tabii olarak tek düşünce sonucunda riskler göz ardı edilir , kişisel güçler abartılır , rakiplerin gücü hafife alınır , çünki sorumluluk genele yayılmış . Başarı tek düşünceye başarısızlık ise genel düşünceye aittir. Tek düşünce öne sürdüğü fikirleri tabana yayarak tek olmaktan çıkma gayreti içersinde , riski genele yayarak kendini güvenceye almak ister. Kısacası tek düşüncenin hatalı kararları genelin hataları olarak gösterilmeye başlanır. Toplantı yöntemleride böyledir. Çok kişiyle toplanıp karar verdik zannedilir ama aslında tek düşüncenin , kararını güçlendirmiş olarak toplantıdan ayrılırız.
Tüm dünyada her iş ve sektor güven , sevgi prensibi üzerine kurulmuştur. Bu prensip , her ülkenin gelenekleri , kanunları ve çalışma şartlarına gore değişiklik gösterir. Bu gün pek çok gelişmiş ülkeyi incelediğimizde hepsinin prensip ve uygulamaları değişiktir. Bir Amerikan sistemiyle bir Japon sistemi , bir Alman sistemiyle bir İtalyan sistemi bir İngiliz sistemiyle Hindistan sistemi, Türk sistemiyle İran sistemi , daha verilebilecek pek çok örnekte de birbirleri arasıda çok az benzerlikler olduğu gibi hiç bir benzerlikleri olmayan unsurlarda sayılamıyacak kadar fazladır. Ama tüm sistemlerde esas konu güç ve ihtiras olup , insanın piramitin üst katlarına tırmanma hırsı ve tutkusudur. Masasına ayaklarını uzatmış bir Japonu , çalışmayan bir Almanı , siestasından vazgeçen bir İtalyanı , sömürmeyen bir İngilizi , İneki kutsal saymayan bir Hintliyi , Atatürk ilkelerinden vaz geçen bir Türkü, Laik düşüncede olan bir İranlıyı düşünebilirmisiniz.?
Ama dünyanın kime , hangi ulusa gore globalleştiğini anlayamadığımız bir dönemde ülkemizde kendi sistemini ne yazık ki kuramamıştır. Hatta ülke piramitinin tepeleri yeteneksiz , örümcek kafalı kişilerce istila edilmiş , Atanın , ülkenin bağımsız , laik kalesi bile skolastik dinci beyinlere terkedilmek istenmektedir. Ülkemiz piramiti insanının özeliklerine uygun bir sistem asla geliştirememiştir. Hep aşırı uçların arasında kalmıştır. Bu sebeble de her konuda iş ve sektörler güven , sevgi kavramını yetirmişlerdir.
Ülke insanımızı dikkatli incelediğimizde hırsının yüksek olduğunu görürüz. Aslında hırsımızı gün ışığına çıkarmamak için gerekli önlemleri alır. Kanaatkar olarak görünür ama hırsımızı , piramitte yükselmek için her türlü illegal yola baş vururuz. Bu tutum , güvenin oluşmamış olmasından dolayı insanımızı daima gurup , ekip çalışmasından uzak tutmuş ve her zaman tek düşünceye yöneltmiştir. Hatta piramidin en dar yerlerinde bile hırsını gizleyebilmek için sadakat içersinde olduğunu haykırabilmektedirler. Beraber olduğu gurubu , ayni fikri savunan insanları şahsi menfaatler uğruna Atatürkün dediği gibi gaflet ve delalet içinde olanlar guruplarını hatta ülkelerini bile sattıklarını bile hala canlı olarak yaşamaktayız. Bu ülkemiz insanının iç dünyasının ne kadar küçük olduğunu göstermektedir. Bu sebeble stres içersinde , stresiyle başa çıkabilmek için fevri hatta şiddet uygulamaları içersine çok rahat ve pervasızca girebiliyoruz. Yani piramitin en üstündekiler ne yapıyorlarsa alttakiler de suya atılan taşın yarattığı halkalar gibi onu daha da büyülterek etrafa daha şiddetle yayıyorlar. Ülkemizde piramitin tamamının sorun çözme tarzı saldırganlıktır. Hiç bir kesim dinleyici , dengeleyici değildir. Her kesim , her zaman kendilerini uzlaştırıcı , karşısındakilerini saldırgan olarak görmektedir. Piramitin katmanları arasındaki mesafe genelde çok dar olmalıdır ki , ilişkiler verimli , güvenli , sevgi dolu olabilsin ama ülkemizin genel anlayışı içersinde mesafe çok açıktır. Piramitin her katmanı her zaman altını istismar eden olarak görmekte bu sebeble de ilişkisini her zaman uzlaşmazlığa götürmektedir. Hatta İNSAN öldürmeyi , katletmeyi dahi VATAN için yaptığımızı haykıracak ve insanlıktan uzaklaşacak kadar.
Son aylarda ülkede yaşanan her türlü olay toplumumuzun içersinde bulunduğu durum piramitin dar alanlarında yer alanların ne kadar oksijensiz kaldıklarının bir göstergesidir. Dar alan seçilmiş papağanları ,kafamız yarıldığında kanlar içersinde değişiyoruz belki , dünyaya ama şöyle ama böyle güdümlü olarak ayak uydurabiliyoruz belki , ama bize ayak uydurmayanlarla yolumuzu ayırabileceğiz gibi piramidin her noktasını sarsan ölümcül konuşmalardan da asla geri kalmamaktayız. Bu söylemler aslında dar alandakilerinde bir şey bilmediklerini , hangi gayeye hizmet ettiklerini dahi bilmediklerini göstergesi olduğu gibi , hırslarının , mevkiilerinin durumuna uygun genel bir tehdit anlamındaki söylemlerinin kendilerinide yok edeceğini asla kestiremezler. Bu da çalışmaların , girişimlerin , güvenin , sevginin kısacası her türlü sosyal imkanların boşa gideceğinin bir işaretidir.
Eğer piramidin her katmanında gerekli güç , başarı , dürüst , sevgi dolu hırs varsa bunlar geçmiş çalışanlarına borçludur. Bunları gözmezlikten gelerek yani baştan yapalım derseniz kimseyi bulamazsınız. Çünki geleceğe , geçmişin acı ve tatlı tarihi ışık tutacaktır ve geçmiş , geleceğin temelidir.
Piramidin dar alanlarına yükselmek isteyen insanoğlu , önce İNSAN olmayı , kontrol edebileceği gücü , yenebileceği hırsı istemelidir. Kontrolsuz hırs , kontrolsüz güç piramidin tüm katmanlarını alabora eder. Değişim geçmişin bağları ile elele , oksijensiz kalmadan sevgi ve çoğul düşünceyle gerçekleşir. Piramidin neresinde olursak olalım her zaman insanı ve insanlığı , GÜVENİ , SEVGİYİ ön planda tutalım. Çünki geriye bırakabileceğimiz tek mirasımız bu olacaktır. Hırsımızı ve iç dünyamızı kontrol altında tutabileceğimiz , piramitin her katının hür , demokratik düşüncelerinide dikkate aldığımız , konuşan , dinleyen İNSAN ve TOPLUM olarak sağlık , sevgi , barış dolu yarınlar dileklerimle.
Sağlık ve sevgiyle kalın.
A.Haldan Levent
23 Nisan 2007
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder